Amerikalı gazeteci James Foley’nin terör örgütü Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından infaz edilirken çekilen görüntülerdeki militanın İngiliz aksanıyla konuşması, İngiltere’de akıllara ‘İngiliz gençler IŞİD’e katılmayı neden isteyebilir?’ sorusunu getirmiş, hükümete de sayıları giderek artan bu gençlerin artık şiddet eylemlerine katılmalarının engellenmesi gerektiği yönünde mesajlar gönderilmişti.
AB Radikalleşme Farkındalık Ağı’nın (RAN) Yabancı Savaşçılar Çalışma Grubu Başkanı ve St. Andrew’s Üniversitesi’nin Terörizm ve Siyasal Şiddet Merkezi eski Direktörü Dr. Magnus Ranstorp, Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Ortadoğu’daki şiddet eylemlerinde yer alma arzusuyla Suriye ve Irak’a seyahat eden İngiliz vatandaşlarını motive eden birçok etken olduğunu belirterek ‘Suriye’deki insani kriz sebebiyle Müslümanlar, diğer Müslümanlara yardımcı olmayı zorunluluk olarak görüyor. Bu değişken ve duygusal bir bakış açısı, ahlaki yönü zorlayıcı bir açı’ ifadesini kullandı.
Ranstorp, ‘Bölgedeki aşırıcı eylemlere katılmanın arkasında ideolojik sebepler ve dini boyut da yer alıyor. Bu sadece öylesine bir çatışma değil, bu etiyolojik bir savaşın parçası. IŞİD ‘kıyamet günü geliyor’ diyor. Böylece bunun bir parçası olan IŞİD’e, son savaşta yer almak için kim onlara katılmak istemez diye düşünülüyor. Son olarak, tabii ki katı şeriat kanunu temelli İslam devleti kurma fikri bu kişileri motive ediyor’ diye konuştu.
Bath Üniversitesi’nden Terörle Mücadele ve Siyasal Şiddet Uzmanı Dr. Rizwaan Sabir de IŞİD’in eylemlerinde yer almak isteyen kişilerin ‘macera arzusundan kahramanlığa, övünmekten hayatta bir amaca ulaşmaya kadar birçok farklı sebebi’ olduğunu vurguladı.
Rizwaan, örgütün bazı İngiliz gençler üzerindeki etkili olan propaganda faaliyetlerine ilişkin olarak, ‘Yabancılar, örgütü, IŞİD’in hızlı ilerleyişi bakımından uluslararası ilişkilerde büyük bir oyuncu olarak görebilir. Böylece modern tarihi yazan bir hareketin parçası olmayı arzulayabilirler’ dedi.
Tam sayı bilinmiyor
Dr. Magnus Ranstorp da coğrafi konum ve ulaşım kolaylığı sebebiyle Ortadoğu’daki aşırıcı eylemlere katılımın Avrupa’dan daha yoğun olduğunu belirterek ‘Avrupa genelinde Suriye veya Irak’a seyahat edenlerin muhtemelen en fazla Belçika’dan gittiğini söyleyebilirim. Belçika’nın sadece 11 milyonluk nüfusu var. Belçika’dan 300′den fazla, Danimarka’nın da 5 milyonluk nüfusundan 100′den fazla kişinin gittiği söyleniyor. İngiltere’ye bakarsak, 60 milyondan fazla nüfuslu ülkede 600′den fazla kişinin Suriye ve Irak’a savaşmaya gittiği düşünülüyor’ diye konuştu.
İngiltere Başbakanı David Cameron, haziranda 400 kadar İngiliz vatandaşının Suriye’deki çeşitli gruplar adına bu ülkedeki çatışmalarda yer aldığına inandıklarını söylemişti.
Londra polisinden alınan verilere göre, bu yıl nisan-haziran döneminde Birleşik Krallık genelinde Suriye ile bağlantılı toplam 29 gözaltı yapıldı. Bu Suriye bağlantılı gözaltılar ‘terörist finanse etmek, terörist eylemler planlamak ve terörist eğitim kampına katılmak’ suçlarından gerçekleşti. Polis, 2013 yılında Suriye bağlantılı 25 gözaltı yapıldığını kaydederken, 2014 yılının ilk yarısında bu sayının 69 olduğunu bildirdi.
Londra King’s College Üniversitesi’ne bağlı Uluslararası Radikalizm Çalışmaları Merkezi (ICSR) uzmanları, geçen nisanda yayımladıkları bir araştırmada, Suriye’de şiddet eylemlerine katılan ortalama 11 bin kadar yabancının bulunduğunu, bunun 2 bin 800 kadarının ise Batılı olduğunu tahmin ettiklerini açıklamıştı.
‘Daha yumuşak yaklaşım’
Dr. Ranstorp, aşırıcılıkla mücadelede hükümetlerin baskıcı önlemlere büyük güven duyduğunu vurgulayarak ‘Yeni yasalar üzerinde çalışıyorlar ancak evlerine dönen bazı aşırıcıların, savaşçıların topluma kazandırılması için, en azından saldırgan olmamaları için daha yumuşak yaklaşımlarla harmanlanmış değişikliklere ihtiyaçları var’ değerlendirmesinde bulundu.
Amerikalı gazeteci Foley’nin IŞİD terör örgütü tarafından boğazı kesilerek öldürülürken çekilen görüntülerinin İngiliz hükümetine ‘Bakın biz sizin aranızdayız, biz İngiltere’den geldik, biz İngiltere’ye erişebiliyoruz’ mesajı verdiğini kaydeden Ranstorp, İngiltere’nin diğer Avrupa ülkelerine göre daha farklı bir pozisyonda olduğunu ve bu nedenle bu aşırıcılıkla mücadele edebilmek için hükümetin yerel sivil toplum konusunda çaba göstermesi gerektiği tavsiyesinde bulundu.
‘Yeni yasa değil, topluma kazandırma gerekli’
Foley’nin infaz görüntülerini takiben İngiliz siyasiler arasında potansiyel teröristlerin vatandaşlıktan çıkarılmaları ile pasaportlarına el konulması gibi uygulamaların getirilmesi ülke gündeminde geniş yer buldu. İçişleri Bakanlığı, konu üzerinde çalışma yürüttüğünü hatırlatırken, yurt dışındaki şiddet eylemlerine katılmayı planlayan kişilerin seyahatlerinin engellenmesi için mümkün olan en etkili önlemlerin değerlendirildiğini bildirdi.
Terörle Mücadele ve Siyasal Şiddet Uzmanı Dr. Sabir, İngiliz hükümetinin aşırıcılıkla baş etmek için yeni yasalara ihtiyacı olmadığını vurgulayarak ülkenin halihazırda sağlam ve geniş kapsamlı terörle mücadele yasaları bulunduğunu, bunların, polis ve güvenlik güçlerine zaten şüpheli gördükleri kişilere karşı önceden harekete geçme izni verdiğini ifade etti.
AB Radikalleşme Farkındalık Ağı’nın (RAN) Yabancı Savaşçılar Çalışma Grubu Başkanı Dr. Ranstorp de gelecek dönemde hükümet yetkililerinden benzer yasa değişikliği önerilerinin geleceğine dikkati çekerek ‘Ancak önemli olan bu kadar ileri gitmeye gerek olup olmadığının sorgulanması. Harmanlanmış bir stratejiye ihtiyaç var. Evet bu konuda katı olunmalı ancak bir destek ağı üzerinden ailelere yardımcı olunarak aşırıcıların topluma kazandırılması için yerel çalışma yürütülmesi gerekli’ dedi.
Ranstorp, evlerine dönecek yabancı savaşçıların oluşturduğu güvenlik tehlikesiyle ilgili ‘Avrupa’da uygulamak üzere planladıkları birkaç komplo önceden saptanmıştı ancak IŞİD şimdilik daha çok bölgedeki eylemlerine yoğunlaşıyor. Batı’nın müdahalesiyle ve zaman içerisinde bu Batı için ikilem yaratacak. Eğer Batı askeri müdahalede bulunursa o zaman IŞİD terörün Batı’ya taşınmasına odaklanacak. Hükümetler kararlarını verirken çok dikkatli olmalı’ ifadesini kullandı.
Bu arada tartışmalara neden olan ‘terör şüphelilerinin İngiliz vatandaşlığından çıkarılması’ önerisi geçen nisan ayında İngiliz parlamenterler tarafından oybirliğiyle kabul edilerek hükümetin göçmenlik yasa tasarısında yapmak istediği değişiklikler arasında yerini almış, tasarı Avam Kamarası’ndan geçerek Lordlar Kamarası’nın oylamasına sunulmuştu. Ancak öneri, Lordlar tarafından ‘diktatörler ve zorbalar tarafından uygulanan bir yaklaşım’ olarak eleştirilerek reddedilmişti.
İngiliz gençler IŞİD'in ağına nasıl çekiliyor?ingiltere, IŞİD, mücadele, önlem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder